13 Mayıs 2010 Perşembe

Seksin ikinci bahari(menapoz sonrasi)

Seksin ikinci bahari(menapoz sonrasi)

21. yüzyil kadini için menopoz cinselligin sonu degil, altin çagi......

Sadece on yil öncesiyle kiyaslandiginda bile kayda deger derecede uzadigi göze çarpan insan ömrü, özellikle kadinlarda önemli degisikliklere neden olmakta. Günümüzde ?ikinci bahar?ini yasamakta olan bir kadin, bir önceki nesle göre çok daha genç ve önünde çok daha uzun bir ömür bulunuyor. Bu etki sihirli bir gençlik iksirine bagli degil; aktif bir sosyal yasam, is hayati ve degisen sosyal kosullar, kadinlarin uzun yillar dinç kalabilmesine ve yaslilik taniminin degismesine olanak sagladi.
Söz konusu ?gençlik? cinsel yasamda da etkisini gösteriyor. Tabularin yavas yavas ortadan kalktigi günümüzde kadinlar, cinselliklerini ifade etmede ve doya doya yasamakta sinirlamalari ortadan kaldiriyor. Kadin cinselliginin üreme fonksiyonuyla sinirli olmadigi fikri yayginlik kazandikça, menopozun sosyal taniminda da çesitli degisiklikler göze çapmaya basladi. Menopoz artik cinselligin degil, yalnizca dogurganligin sonu olarak kabul görüyor.
Menopozun tanimi degisse de, fizyolojik özellikleri geçerliligini koruyor. Belirtiler arasinda en dikkat çekeni ise hiç kuskusuz hormonal degisimler. Bir ömür boyunca üreme fonksiyonlarini düzenleyen hormonlar, kadin üzerindeki sarsici etkisini asla kaybetmiyor. Fakat etki, kadindan kadina büyük farkliliklar gösteriyor.

ANDROJENIN ETKISI
Rahim ve yumurtaliklarin aktivitesi durdugunda kadin bedeninde androjen seviyesinin östrojene oraninda bir artis meydana geliyor. Bir erkeklik hormonu olarak bilinen androjen seviyesindeki bu artisin, özellikle saç, deri ve tirnaklarda göze çarpan negatif etkileri yok degil. Ancak androjenin kadina bir de armagani var: cinsel istegi ve uyarilmayi artirmak gibi, hiç de azimsanmayacak bir etkiden söz ediyoruz. Yani menopoz, sanildiginin aksine cinselligin sonunu simgeleyen bir olay degil, ikinci baharin baslangici anlamina geliyor.
Dogurganligin ortadan kalkmasinin cinsellige dolayli yoldan sagladigi katki ise, gebelik endisesini ortadan kaldirmasi. Hamilelik korkusu olmayan kadin, kendini cinsellige daha rahat verebiliyor ve bu ?özgürlesme?, yatak odalarina hareketlilik getiriyor.
Diger yandan, azalan östrojen seviyesiyle birlikte vajinal mukozanin esnekligini ve islakligini kaybetmesi de olasi. Cinsel birlesmede aci ve zorluga neden olan bu sorunun çözümü günümüzde oldukça basit. Kisacasi lokal veya genel östrojen takviyeleriyle her türlü engeli ortadan kaldiran 21. yüzyil kadini, cinsellige kolay kolay veda etmiyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder